2013-01-07

‘Yedi İklim’ dergisi 274. sayısında


Şehirler değerler üzerine kurulur. Evler, yollar, çarşılar, sokaklar, tapınaklar, kamu yapıları, bahçeler bu değerlerin toplumsal yaşamda somut olarak gözlemlenebildiği alanlardır. Sokaklarını gezerek, çarşılarında alışveriş yaparak, parklarında oturarak; bir şehrin yoksullarına nasıl davrandığı, kurtlara kuşlara nasıl muamele ettiği, hatta insanların Tanrıyla ilişkisi hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. İslâm şehirlerindeki kapalı çarşı sistemi, arastalar, camiler, medreseler, tekkeler, zaviyeler, aşhaneler, sebiller, bütün bunları kapsayan külliyeler; bu yapıların etrafında şekillenen, hayatın hemen her alanına uzanan vakıflar, her biri arkasında yatan soyut değerlerin toplumsal yaşamdaki somut görünümleridir.
Özellikle yönetim merkezi işlevini yüklenmiş şehirlerde değerlerle yapılar ilişkisini gözlemlemek çok daha kolaydır. Bu duyguyu hissetmek için İstanbul, Edirne, Bursa, Konya, Kayseri, Şam ve Bağdat’ın merkezi kesimlerinde bir süre dolaşmak yeterlidir.
Bir şehir özellikle kurucularının değerleri etrafında şekillenir. Sonradan gelenler bu değerlerle ilişkisine bağlı olarak şehre yeni bir biçim verirler. Ya kuruculardan devraldıkları değerleri daha da derinleştirerek şehri buna göre geliştirirler ya da o değerlerden uzaklaşarak, benimsedikleri yeni değerlere göre şehre yeni bir kimlik kazandırmaya çalışırlar. Mimari yapılarda somutlaşan değerleri tümüyle yok edemedikleri için de sevimsiz, melez bir yapı çıkar ortaya. Yukarıda saydığımız İslâm şehirlerinin şu andaki görünümü tam da budur. Uygarlık seçimindeki yön değiştirme nedeniyle, şimdi değerlerin sadece iskeleti kalmıştır ortada. Ancak bu değerler taşa, toprağa o kadar güçlü biçimde sinmişlerdir ki, sadece iskeletlerinin varlığı bile alttan alta onların varlığını hissettirmekte, bir gün diriliverecekleri umudunu canlı tutmaya yetmektedir.
Şehir, bir bakıma kültürün birikmiş hâlidir. Camiye, tekkeye her giren, çarşısından alışveriş eden kişi, oralardan bir şeyler alırken, kendisinden de oraya bir şeyler katar sanki. Bu nedenledir ki, şehirler oradaki insanların toplamından daha fazla şey ifade eder.
Günümüzde eski uygarlık merkezlerin kuşatan yeni yerleşim alanlarına bakarak değerler farklılaşmasını algılamak çok daha kolaydır. Bu yeni kentlerde yolcuların, yoksulların, kuşların, hayvanların nasıl sahiplenileceği sorusuna yer yoktur; daha tasarlama aşamasında kendilerinden saymadıkları bu unsurların bu mekânlara ulaşmamaları için gerekli tedbirler alınmıştır.
Şehirlerde trajik dönüşüm, farklı uygarlık değerlerine sahip toplulukların eline geçtiği dönemlerde yaşanır. Maddî değerlerin yağmalanması bunun en yüzeysel olanıdır. Daha ileri aşamada, bütün maddî birikimin kasıtlı olarak yok edilir. Avrupa, özellikle İspanya bu konudaki en kötü sicile sahip ülkedir.
Çeyrek yüzyıldır İslâm Coğrafyası üzerinde süren savaş, birçok kötülüklerinin yanında uygarlığın en somut göstergesi olan maddi yapıları da ortadan kaldırmaktadır. Bosna Savaşı ile İslâm Uygarlığının Balkanlardaki değerler birikimi önemli ölçüde yok edildi. Afganistan, Irak, Suriye topraklarına bu yıkım ne yazık ki sürmektedir.
Topluma eser kazandırmayı amaçlayan güç sahiplerinin olaya bu bütünlük içinde bakmaları dileğiyle.
İçindekiler:
Yedi İklim-Şehir ve Değerler
Hasan Aycın-Çizgi
Ali Haydar Haksal-O Geldi Ben Gittim
Recep Seyhan-Yüksek Sesli Kaynaşmalı II
Nevzat Akyar-Uçurumun Kenarında
Selvigül Kandoğmuş Şahin-Acıyı Gömdüler
Mustafa Cemil Efe-Hüsn-i Hat
Adem Turan-Şiir Taşı / Ebabil Taşı / Filistin Taş / Endülüslü Dilsiz Taş
Erdal Çakır-Arka Pencere
Ahmet Tokiş-Konuk Sorunu
Hacer Akıcı-Haziran Ayaklaması / Çargrad
Abdulkadir Akdemir-Denge Unsuru
Silvan Alpoğuz-İşte Böyle
Berk Karapınar-Kır Çocukları
İsmail Söylemez-Esrik Saatlere Anlatı Mim Rivayetleri
Bilal Yavuz-Anıtkabir / Defans
Metin Tonbul-Doğum Günü Şiiri
Hatice Çay-Bulgaryalı / M Korkusu
Sertaç Gereç-Ölüme Mektup
Ertuğrul Demir-Sututan Şiir
Abdurrahman Danış-Bıraktım Kırmızıya (Kırmızı Ahengin de)
Kadir Ünal-“Alo Orası Neresi Burası Bir Adam”
Fatmanur Atik-Seni Unutmayacağız Barış Manço
Cahit Zarifoğlu-Katıraslan -III-
Ebu Talip b. Abdülmuttalib-Kaside-i Şib’iyye: Türkçesi: Veysel Akdoğan
Ali Haydar Haksal-Akif İnan Şiirinde Gelecek
Osman Bayraktar-Memduh Şevket Esendal’ın Hikâyesi: Siyasanın Gölgesinde Kalan Yazarlık
Memduh Şevket Esendal-Ben de Avrupa Medeniyeti Yanlış Dinin Kâfiri oluyorum” Memduh Şevket Esendal’ın Bir Mektubu
Özden Aydın-Ebru
Yeprem Türk-“İnsana Her Dem Kim (Kul) Olduğunu Hatırlatan Hüzündür” Erkan Kara ile Söyleşi

Hiç yorum yok:

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com