2011-12-12

‘Dergi çıkarmak, davasının divanesi olan adamların işidir’

Mahmut Balcı, Türkiye Dergi Günlerinde dergicilik tecrübesini paylaştı.

Türkiye Dergi Editörleri ve Yayın Yönetmenleri Birliği TÜRDEB tarafından organize edilen ve 10 Aralıkta Tarihi Sirkeci Garında başlayan Türkiye Dergi Günlerinde çeşitli kültürel etkinlikler de yapılıyor. Söyleşi salonunda,tren vagonunda veya bir dergi standında birkaç kişinin katılımıyla yapılan sohbetlerde önemli konular konuşuluyor.

Türkiye Dergi Günlerinde Yel Değirmeni standında dergi okuyucularıyla sohbet eden eğitimci ve yazar Mahmut Balcı dergicilik tecrübesini paylaştı.

‘Gençlerin ve bağımsız insanların çıkardıkları dergiler grup dergilerine göre daha coşkulu ve daha heyecan doludur. Dergicilik akıllı adamların işi değildir. Kendisini akıllı zannedenler dergi çıkarmaz ve dergiye para vermez. Dergi çıkarmak bir anlamda davasının divanesi olan adamların işidir. Bu kişileri hayatın ilerleyen zamanlarında mutlaka etkili yerlerde görürüsünüz. Fikirleriyle bir çığır açmış olan ve bugün de okunan birçok yazarın ilk yazılarını mütevazı imkanlarla çıkan dergilerde yazdıklarını görüyoruz. Bana göre her dergi bir okuldur. İnsanların bilgi ve bilinç sahibi olmasında dergilerin de payı çoktur. Böyle düşünen biri olarak TÜRDEB’deki arkadaşların daveti üzerine hem daha önceki yıllarda çıkan ve genel yayın yönetmeni olduğum Kalem ve Onur Dergisi ile Editör Dergisi’ni kurucularından biri olarak hem de bireykitap’ta sahip olduğum tecrübelerle bu organizasyonun iletişim danışmanlığı görevini yapmaya çalışıyoruz. Dergileri önemsemek gerek. Bu anlamda ‘Dergi, Hür Tefekkürün Kalesi. Kitap, çok defa tek insanın eseri, tek düşüncenin yankısı; dergi bir zekâlar topluluğunun. Bir neslin vasiyetnamesidir dergi; vasiyetnamesi, daha doğrusu mesajı. Kapanan her dergi, kaybedilen bir savaş, hezimet veya intihar. Bizde hazin bir kaderi var dergilerin; çoğu bir mevsim yaşar, çiçekler gibi. En talihlileri bir nesle seslenir. Eski dergiler, ziyaretçisi kalmayan bir mezarlık. Anahtarı kaybolmuş bir çekmece. Sayfalarına hangi hatıralar sinmiş, hangi ümitler, hangi heyecanlar gizlenmiş, merak eden yok’ diyen Cemil Meriç ve kendisinden bizzat dinlediğim ‘Şayet mevcut gazetelerde düşünen, merak eden yazar ve editörler var ise bu birikim bin bir zorlukla çıkan dergilerin bir emeği ve birikimi sonucu olmuştur.’ diyen kıymetli şair ve fikir adamı Sezai Karakoç’un ideallerini yaşattıkları için dergi çıkaran bu genç arkadaşları ve dergi günlerini organize eden dostları ayrıca tebrik ediyorum. Yemeyen içmeyen gençlerin çıkardıkları dergileri çok önemsiyorum. Dergisiz hayat düşünülemez.

Bu salonda sergilenen birçok dergide tarihimizle, inançlarımızla aramıza girmek isteyenleri kalemleriyle etkisizleştirmenin gerisinde Büyük Doğu, Diriliş Dergisi,Edebiyat Dergisi ve Mavera Dergisi gibi dergilerin etkisi büyüktür. Fuarda yaşanan ilginç bir diyaloğu da paylaşmak isterim. Daha sonra isminin Nazım ve Diyarbakır Erganili olduğunu öğrendiğim orta yaşlarda bir vatandaş ‘Bu fuarda Seza Karakoç’un kitapları var mı?’ diye sorunca dedim ki ‘bu salonda kitap yok ancak bu salonda gördüğün gençlerin tümünde ve bu salonda yer alan dergilerin çoğunda Sezai Karakoç’un görüşlerinin etkisi çoktur.

Şuan sahip olduğum heyecanlarımın gerisinde okuduğum ve özellikle Vedat Aydın arkadaşımızla 1994-1997 tarihlerinde çıkardığımız Kalem ve Onur Dergisinin payının çok büyük olduğunu söyleyebilirim.

Bu vesileyle ziyaret etmeyenlere Türkiye Dergi Günlerinin 15 Aralık Çarşamba günü sona ereceğini de paylaşmak isterim.

Hiç yorum yok:

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com