2010-04-23

Mostar, “Araftaki İnternet”i konuşuyor

Mostar, Nisan sayısında interneti ve internetteki sosyal ağları tartışmaya açıyor.
Mostar, 2010 Nisan tarihli 62. sayısında, “Araftaki İnternet” dosya başlığıyla son dönemin sıklıkla kullanılan ve konuşulan sosyal ağ sitelerini masaya yatırıyor. Konusunda uzman birçok yazarın makaleleriyle yer aldığı dosyanın giriş yazısı Levent Cantek’e ait. “İnternet ile ilgili olumlu beklentileri yüksek tutmak ya da endişeyle hayıflanmak abes. ‘Gerçek’ Çehov’un dediği gibi ‘ikisi arasında bir yerde’, arafta.” diyen yazar, internet ve enformasyon olgusu üzerine kafa yoruyor. Hakan Hastaoğlu, Web 2.0 ile birlikte milyonlarca kullanıcının her gün takip edilemez boyutta bilgiye muhatap olmasından hareketle, bu bilgi yığınının içerisinde kaybolan ve derin bir yalnızlık içerisinde bulunan fertlere ulaşmak isteyen siyasetçinin yolunun internetin sosyal cemaatinin içerisinden geçtiğine dikkat çekerek, konunun bir başka boyutuna eğiliyor. “İnternet: Avatar mı, Matrix mi?” diye soran Celil Civan, bireylere ve toplumlara özgürlük vaat eden internetin aslında çok da özgür olmadığı, bu özgürlüğün sınıfsal olarak şehirli bir kitlenin özgürlüğüyle sınırlı olduğunu dile getiriyor. Gülüm Şener, “Sosyal ağlarda kimlik ve cemaat” başlıklı yazısıyla sosyal ağ sitelerinin bireylere yeni birer kimlik ve özelleştirilmiş cemaat kazandırmaktaki dönüştürücü gücüne dikkatlerimizi yöneltiyor. Hakkı Öcal’ın “Uygulamada Web 2.0” başlıklı yazısıyla Web 2.0’ın tarihçesi ve uygulamasına yönelik çeşitli pratiklere yer verilen dosyanın söyleşi konuğu ise Ekşi Sözlük’ün kurucusu Sedat Kapanoğlu. “Sosyal medyanın kucaklanması adına toplumu hazırladık” diyen Kapanoğlu, Ekşi Sözlük üzerine merak edilen birçok konuda önemli bilgiler veriyor.

Türkiye ve dünyanın yoğun gündemi bu ay da Mostar’da geniş bir yer tutuyor. Murat Yılmaz, “CHP çarşafa dolandı” başlık yazısında “CHP’li bir grup kadının çarşaf yırtmasına Baykal’ın verdiği tepki ne kadar samimi?” sorusuna cevap ararken, M. Mücahit Küçükyılmaz yazısının da başlığı olan “Darbecilerin ve savaşçılardan başkası anayasa yapamaz mı?” sorusundan hareketle, son günlerde yaşanan anayasa tartışmalarına ışık tutuyor. Aynı minvalde kaleme aldığı yazısında Mustafa Şentop ise, tartışmaların sınırını daha da minimalize ederek, “Anayasanın geçici 15. maddesi ve darbe zihniyeti”ni tartışıyor. Mostar’ın bu ayki ana söyleşi konuğu ise, 12 Eylül ve 28 Şubat sonrası Türkiye’de yaşanan dönüşüm üzerine önemli sözler söyleyen Prof. Dr. Ömer Çaha. “Dönüşüm sürecini 28 Şubat’a bağlamak doğru değil” diyen Çaha, dönüşümün asıl dinamiklerine odaklanıyor. Dergide dünya gündemine ise “Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasının geleceği” başlıklı yazısıyla Mesut Özcan ve “Avrupa’da İslam düşmanlığı temelinde güçlenen sağcı popülizm” başlıklı yazısıyla Yavuz Gündoğdu ışık tutuyor.

Mostar’ın bu sayısında ayrıca Alper Çeker’in “Televizyon, siyaset ve tarih”, Naci Bostancı’nın “Dijital söz deryasında yüzen dünyamız”, Samet Günek’in “Film içinde film, propaganda içinde propaganda” başlıklı yazıları zengin bir içerik sunuyor. “Tarihi yeniden düşünmek” başlıklı yazısıyla Ali Şükrü Çoruk, “Sivil dikta mı? Bir zamanlar CHP…” başlıklı yazısıyla Murat Yılmaz, “İstanbul folklorunda iki ilginç mezar taşı” başlıklı yazısıyla Önder Kaya tarihe dair önemli notlar düşüyorlar.

Mostar’ın diğer sayfaları da dikkat çekici. Gündemden, Görsel Hafıza, Çizi-Yorum, Kültür-Sanat, Kitap, Edebiyat Gündemi ve Sinema bölümleri bu ay da okuyucuya doyurucu bir içerik sunuyor.

Müsvedde


Müsvedde, 1 yasında! Geriye donup baktığımızda henüz bir yıllık bir
geçmişimiz olmasına rağmen pek çok hatıra biriktirdiğimizi gördük. Bu mutlu
günümüzde çeşitli şeylerden dert yanmak istemiyoruz. Biz, heybemize doldurduğumuz
yeni yeni dostlarımızla mutluyuz. Bu bir yıl içerisinde çok yorulduk.
Ama heyecanımız hala ‘ilk günkü’ gibi. Ümitliyiz. Sesimizi elimizden
geldiğince duyurmaya çalıştık. Koşar adımlarla değil de sağlam ve ufak
adımlarla yürüyoruz yolumuzda.

Sevgili Müsvedde okurları, dergimiz sizlerin desteği ve abonelikleriniz
sayesinde bugüne gelmiştir. Müsvedde, abonelik yenilemeye başlamıştır. Bu
sayı ile beraber ilk yıl aboneliklerimiz bitmiştir. Eksik olan sayılarınızı bize eposta
atarak bildiriniz. Size gönderelim. Sizden ricamız aboneliklerinizi yenilemenizdir.
Ve eğer imkanı var ise yeni aboneler bulmanızdır.

Müsvedde dergisi tamamen okuyucularının desteği ile çıkmaktadır. Reklam
almamaktadır. Buna rağmen bu sayımızda dergimizi 28 sayfaya çıkardık.
Her şey siz okuyucularımızın memnuniyeti içindir.

Bu sayımızın müsvedde’si Fatih Bağmancı’dan. Fatih Bağmancı, Müsvedde
okurları için emek mahsulü bir yazı kaleme aldı. Beğeneceğinizi umuyoruz.

Prof. Dr. Nurullah Çetin Hocamız Mehmet Akif Irkçı Mıydı? baslıklı
yazısıyla bu sayımıza katkıda bulundu. Yayın danışmanlığımızı da yapan ve
dergimize desteğini hiçbir zaman esirgemeyen hocamız, geçenlerde 2010
Cengiz Aytmatov Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü. Kendisini tebrik ediyoruz.

Ahmet Kocakoğlu Sefaletin Şiiri Yahut Dostoyevski’yi Anlama Çabası,
Can Sen “Ayla Demircioğlu Kitabı” Üzerine, Melike N. Korkmaz Bir
Dostoyevski Romanı: Suç ve Ceza, Fevzi Yetkin Cahit Sıtkı’ya Empatik Bir
Bakış ve Bazı Değerlendirmeler, Bünyamin Aksoy Filler Mezarlığı,
Abdussamet Akman Kim/im baslıklı makale ve denemeleriyle katkıda
bulundular.

Bedia Koçakoğlu, Benöyküsel Dünyada Öteki Olmak yazı dizisinin
dokuzuncusu ile karsınızda. “Enya Only Time!” veya Dostoyevski “Tanrı
Hayatım Boyunca Azap Verdi Bana!” baslıklı yazısında Bedia Koçakoğlu üslubuyla
sizleri yine etkileyecek.

İbrahim Yılmaz’ın, Şiirde Aksülamel (Önceki Sanat Akımlarına Tepki)
baslığı altındaki uzunca çalışmasının son bölümünü yayımlıyoruz. Arşivleyen
okuyucularımız için kaynak niteliğinde olacağı kanaatindeyiz.

Elimizden geldiğince her sayımızda bir söyleşiye yer veriyoruz. Bu sayıdaki
konuğumuz Gönül Çolak. Sanatçı, Komi ve Kemikler adlı kitabıyla
2009 Yunus Nadi Öykü Ödülü’nün sahibi oldu. Geçenlerde Konya’ya gelen
Gönül Çolak’la tanışma imkanı bulduk. Gerçekten de onunla yaptığımız sohbetten
büyük bir keyif aldık. Söyleşiyi Murat Çelik hazırladı.

İnanç Baral ise son donemde beyaz perdenin belki en iyi yapımlarından
biri olan Uzak İhtimal filmini değerlendiren bir yazı yazdı.

Can Sen, Carl Sandburg’ten bir şiir cevirdi.

Bu sayının hikayeleri, Duran Çetin ve Jan Devrim’den.

Rasim Demirtaş, Fatih Dinçer, Mustafa Durdu, Ayhan
Öztürkoğlu, Serpil Akgül, Fevzi Yetkin, Ahmet Levent Eker, Cumali
Kurt, Ayhan Aslan, Sibel Dalgın ve Özer Şenödeyici bu sayımızın sairleri.

Bu sayımızda Zeynep Hanım’ın fotoğraflarından kullandık. Kendisine
teşekkür ederiz. Ayrıca Murat Çelik’e de yardımlarından ötürü teşekkür ediyoruz.
İlk kez bu sayımızda yer verdiğimiz isimler hemen dikkatinizi çekmiştir.

Müsvedde ’nin yazar kadrosu her sayısında çeşitlenmektedir. Böylelikle yavaş
yavaş da bir okul olma yolunda emin adımlarla ilerlemekteyiz.

Daha zengin ve dolu sayılarda buluşmak ümidiyle…

Hoşça kalınız...

2010-04-03

Kitap dergisi "Müfredat" çıktı

Başlangıcın müfredatı

Kütüphanede dizili kitaplar için mutlaka sorulan ‘‘Bunların hepsini okudun mu?’’ sorusu nasıl rahatsız edici bir soruysa, bir derginin yayımlanmasının arefesinden itibaren başlayan ‘‘Niye çıkarıyorsunuz bu dergiyi?’’ sorgulamaları da aynı minval üzeredir. Müfredat, bir yaşında gri demirli bir kütüphanenin raflarına dizili renk renk şömiz ciltlerle kaplı kalın kitapların önünde çekilmiş olan, çocukluğun yarısını özetleyen bir fotoğrafın anısı için çıkarılıyor. Örselenmişlikle, yazıklanmayla, karşı çıkmayla, boyun eğmeyle geçirilmiş başta 12 Eylül olmak üzere tüm darbe dönemlerinde, bir polis baskını duyumu alındığında veya hızlı ve sert yumruklarla çalınan kapıların ardındaki insanların bir yerlere saklamaya, sobada yakmaya çalıştıkları sakıncılı kitapların hatırına çıkarılıyor bu dergi. Arka bahçesine kitapların gömülü olduğunu öğrendiğim evde, o gece boyunca kah bir ağacın köklerine kah bir ölüye benzeterek o kitapları, hayaller kurmanın, nedense sevinmenin ve sancılanmanın ve acı duymanın keşmekeşinde uyku tutmazlıkların hatırı için. Nihayet yüzlerce siyah, kırmızı, mavi kapaklı, bazıları üzerlerinde basıldığı günkü kadar parlak yaldızlı harfler taşıyan, bazılarının basım yerleri, müellifleri, şerhlendirenleri kaybolmuş, eskimez harflerle örülmüş, dedemin göz nuru kitaplarından bana geçemeyen bütün değerlerin önünde saygıyla eğilmek için yayımlanıyor Müfredat.

Müfredat, bir kütüphane hayali kuran, orada Sabahattin Ali ile Gore Vidal’i, Nuri Pakdil ile Italo Calvino’yu, Nâzım Hikmet ile Turgut Uyar’ı, Nietzhche’yle Gazzâlî’yi, Rilke ile Sezai Karakoç’u, Borges ile Emrah Serbes’i aynı rafta düşleyen bütün hurufat ehlinin yükünü sahipleniyor olacak. Bu genişliğin tezahürlerine ilk sayıda da şahit olacaksınız. Elif Yüksekay’ın kaleminden Türk edebiyatının kayıp adalarından Nahid Sırrı Örik’in roman üzerine düşünce ve mülahazalarını; Erasmus von Rotterdam’ın Deliliğe Övgü’sünün döneminin arka planıyla birlikte eleştirisini Yahya Kurtkaya’nın harikulâde anlatımıyla okuyacaksınız. Şakir Kocabaş’ın müellifi olduğu ‘demir leblebi’ kitaplardan biri olan İfadelerin Gramatik Ayrımı’nı Hadi Ensar Ceylan kendine has yorumuyla değerlendiriyor; Abdullah Başaran devrimle hesabı olan İranlı düşünürlerden Daryush Shayegan’ın yıllardır tartışılan Yaralı Bilinç kitabına dair bir yorum sunuyor. Abdullah’ın yazısı bu kitap ve İslam dünyasının modernlikle karşı karşıya kalması bağlamında zevkle takip edilesi değerlendirmelere eşik olabilecek bir yazı. Cihan Aktaş’ın Bir Hayat Tarzı Eleştirisi: İslamcılık ve Neval El Seddavi’nin Sıfır Noktasındaki Kadın kitapları üzerine geniş değerlendirme yazılarının yanı sıra, Frithjof Schuon’un felsefesi hakkında kısa bir yorum denemesini de bulacaksınız sayfalarda. Filme uyarlanmış romanları yazacağımız ‘‘Altyazı’’ ve kitap, okuma, edebiyat ortamları, eleştiri hakkında kısa anektodları barındıran ‘‘Farzımuhal’’ köşeleri ise bir süreklilik arz edecekler. Sayfa kenarlarında yer alan sütunlarda, kısa değerlendirmelerle geçmiş son iki ay içerisinde yayımlanan kitapları takip edebileceksiniz. Arka kapağımızı ise Daniel Pennac üstadımızın okura haklarını bildirdiği bir pano olarak kullanacağız.

Bir de, kapanmasıyla kıymet bilinmezliğin, edebiyat eleştirisinin ne kadar[ının] talep edildiğinin, maddiyatın ne denli işlerimize sirayet etmiş olduğunun sebeplerini ve sonuçlarını da gözler önüne seren kitap eleştiri dergisi Virgül’ün yüklediği okur olma sorumluluğunun da payı büyük Müfredat’ın nüvelerinin oluşmasında, kendilerini saygıyla anıyorum.

M. Fatih Kutan

"Türk Edebiyatı" dergisi

Sevgili Türk Edebiyatı okuyucuları,

Geçen sayımızdaki biyografi dosyamız büyük ilgi gördü. Aslında hayal ettiğimiz zenginlikte bir dosya hazırlayamadığımızı itiraf ederim. Bu aya erteleseydik, Prof. Dr. M. Orhan Okay’la yaptığımız röportaj, dosyayı daha da zenginleştirmiş olacaktı. Evet, elinizdeki sayıda okuyacağınız ilk metin, hocamızla yeni yayımlanan Bir Hülya Adamının Romanı adlı Ahmet Hamdi Tanpınar biyografisi vesilesiyle gerçekleştirilen bir röportaj... Hoca, herkesçe bilinen akademik titizliğinden zerrece taviz vermeksizin deneme tadında ve üslûbunda bir biyografi yazmış. Tanpınar tutkunlarının yıllardır dört gözle beklediği bu nefis biyografiyi bütün okuyucularımıza tavsiye ediyoruz.

Peyami Safa üzerine yaptığı çalışmalardan tanıdığınız Prof. Dr. Mehmet Tekin de Orhan Okay Hoca’nın Balat adlı kitabını değerlendirdi. Hoca, İstanbul 2010 Ajansı’nın desteğiyle yayımlanan “İstanbulum” dizisindeki kırk kitaptan biri olan bu kitapta, çocukluğunu, ilk gençliğini yaşadığı Balat ve çevresini anlatıyor.

Bahtiyar Aslan’ın Kemal Tahir hakkındaki yazısının ilginizi çekeceğini tahmin ediyorum. Bildiğiniz gibi, 2010, büyük romancının doğumunun 100. yılı.

Yazı Kurulu üyelerimizden Dr. Nuri Sağlam’ın bir yazısıyla başlayan tartışma da devam ediyor. Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad’da ateşli yazıları yayımlanan Mehmed Fahreddin adlı yazarın Mehmed Âkif’ten başkası olmadığını, hatta Sultan Abdülhamid için yazılan hal’ fetvasının onun kaleminden çıktığını iddia eden Sağlam’a, Sırat-ı Müstakim üzerine önemli bir çalışması bulunan Dr. Suat Mertoğlu’ndan itiraz gelmişti. Şubat sayımızda Sağlam’ın bu itiraza cevabını okudunuz. Mertoğlu da, okuyacağınız yazıda, Meşihat Arşivi’ndeki kayıtlara dayanarak Mehmed Fahreddin’in gerçek bir şahsiyet olduğunu iddia ediyor.

Bu türden akademik tartışmaların -nezaket sınırları içinde kaldığı takdirde- çok faydalı olduğuna, yeni yeni bilgilerin ortaya çıkmasını sağladığına inanıyoruz.

III. Selim, hiç şüphesiz, yakın tarihimizin en önemli hükümdarlarından biridir ve devleti yeniden yapılandırma yolunda çok önemli adımlar atmıştır. Ölümünün 200. yılı olan 2008’de çeşitli toplantılarla anılan bu önemli padişahın ve döneminin bütün yönleriyle anlatıldığı bir kitap için dört yıl önce hazırlıklara başlayan Dr. Coşkun Yılmaz, “III. Selim/İki Asrın Dönemecinde İstanbul” adlı projesini İstanbul 2010 Ajansı’nın desteğiyle ancak bu yıl hayata geçirebildi. M. Selim Gökçe, sadece muhtevasıyla değil, görsel malzemesiyle de göz dolduran bu kitap hakkında Coşkun Yılmaz’a bazı sorular yöneltti. Bugünlerde II. Mahmud için kolları sıvayan Coşkun Yılmaz’ın cevaplarını beğeneceksiniz.

Diğer yazılara gelince: Altan Deliorman “Uzun Bir Ömrün Kısa Özeti” başlıklı yazısında, geçen ay vefat eden yakın dostu Reha Oğuz Türkkan’la ilgili hatıralarını anlatıyor. Bu yazı gelecek sayıda devam edecek. Prof. Dr. Kâzım Yetiş, Necip Fâzıl’ın yegâne İstanbul şiiri olan “Canım İstanbul”u tahlil etti. Zafer Acar, geçen sayıda ilk bölümüne yer verdiğimiz eleştiri konulu yazısının ikinci bölümünde yine dikkate değer görüşler ileri sürüyor. Oktay Eser ise, Jacques Derrida’nın “yapıbozucu” okuma metodunun çeviriye nasıl yansıdığı üzerinde duruyor.

“Resimli Türk Edebiyatı” sayfasında, Türk Edebiyatı Vakfı’nda yıllardır aksatılmadan devam ettirilen Çarşamba Sohbetleri’nin geçmişine küçük bir pencere açtık. Muhtemelen 1970’lerin sonu... Vakfın Cağaloğlu’nda, eski Yeşilay binasındaki merkezinde Cemil Meriç konuşuyor. Yanında eski öğrencisi Ahmet Kabaklı var. Fotoğrafı kim çekmişse, dinleyicilerden sadece ikisini kareye sığdırabilmiş. Arkadan gördüğümüz bu dinleyicilerden biri, Prof. Dr. Ayhan Songar... Üç büyüğümüzü de rahmetle anıyoruz.

Bu sayıda üç de hikâyecimiz var: Ayşe Göktürk Tunceroğlu, Sevgül Yılmaz ve Güzide Ertürk... Bana sorarsanız, Türk Edebiyatı dergisinde hanım hikâyeciler hâkimiyetlerini ilan etmiş görünüyorlar. Şairlerimiz hep erkek: Mustafa Ruhi Şirin, Ercan Yılmaz, İbrahim Tenekeci, İsmail Aykanat, Gürsel Bektaş, Cafer Keklikçi, Nadir Aşçı, Mehmet Aycı, Kalender Yıldız, Suavi Kemal Yazgıç, Esin Ardıç, Ali Osman Dönmez, Nazım Payam... Eski sayılara göre, bu sayıda çok fazla şiire yer verdiğimizi fark etmiş olmalısınız. “Dünya Şiirinden” sayfasında da E. E. Cummings’in “Eğer” adlı şiirini Özgür Çavuşoğlu’nun Türkçesinden okuyacaksınız. Kırkambar’ımız her zaman olduğu gibi dopdolu.Daha güzel sayılarda buluşmak üzere hoşça kalınız.

Muhabbetle, efendim.

Beşir Ayvazoğlu

"Doğudan" dergisi

doğudan dergisi Türkiye kapitalizminin son dönemini irdeledi

doğudan dergisinin “Türkiye’de Müslümanlar ve Kapitalizm” konulu 15. sayısı çıktı. Cem Somel’in sayı editörlüğünü yürüttüğü bu sayının temel hareket noktası Müslüman kimliğini öne çıkaran kişilerce yönetilen bir siyasi parti olan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin sekiz senelik iktidarında neoliberal dönüşümün hızla ilerlemesi olmuş. Yani doğudan dergisinin son sayısında Türkiye kapitalizminin son dönemi işleniyor.

AKP elindeki tüm imkânlara rağmen neoliberal projeden taviz vermezken kimi Müslüman/muhafazakâr yazarların piyasanın işleyişi ve servet birikimi ile İslam’ın sorunu olmadığını öne sürdüğüne dikkat çeken doğudan dergisi, bu fikirlerin ortaya çıktığı koşulları ve bu çerçevede üretilen politikaların sosyal sonuçlarını irdeliyor.

Dosya bünyesinde İlhami Güler, Deniz Yıldırım, Muhammed Mert Korkmaz, Ali Ekber Doğan, Çağıl Bakacak ve Muhammed Nur Denek’in yazıları var. Konuyla ilgili bir de soruşturma yapılmış. Türkiye’de Müslümanların bir kesiminin kapitalizmi hangi saiklerle içselleştirmiş olabileceğini anlamaya çalışan bu soruşturmaya yazar Altay Ünaltay, ASKON Genel Başkanı Mustafa Koca ve Vakit gazetesi yazarı Atilla Özdür katılıyor. Yine dosya konusuyla ilgili olarak İlhami Güler’in Ahmet Çiğdem ile “Kapitalizm Dönüşürken İslam ve İslamcılık” başlıklı söyleşisine yer veriliyor.

Dosya haricinde İsmail Beşikçi’nin “Kürt sorunu karşısında Türk düşün hayatı” başlıklı bir makalesi var. Bu yazıda İsmail Beşikçi Türk düşün hayatının önemli isimlerine Kürt sorununa bakışları üzerinden ciddi bir eleştiri yöneltiyor. Doğudan'ın bir önceki sayısında üzerine incelemeler yayımlanan Cemil Meriç, İdris Küçükömer, Hikmet Kıvılcımlı, Kemal Tahir ve Nurettin Topçu'nun Kürt sorunu karşısındaki tutumlarını eleştirerek başladığı yazısında Adnan Adıvar, Sencer Divitcioglu, Mümtaz Turhan, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu gibi birçok aydının bu konudaki suskunluğunu da teşhir ediyor.

Gündem yazılarında ise Mehmet Bekaroğlu “İran savaşı yakın mı?” diye soruyor, Muhammed M. Korkmaz ise 2010 mali yılı bütçesinin ekonomi-politik analizini yapıyor.

doğudan dergisinin sonraki sayılarının dosya konuları ise “Yeni Osmanlıcılık” ve “Latin Amerika-Orta Doğu”.

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com